Yapısal Eşitlik Modelleme (Structural Equation Modeling)

Yapısal Eşitlik Modelleme (Structural Equation Modeling) tekniğinin uygulanması ve Lisrel programı ile örnek analizleri ve analiz sonuçlarının yorumlanmasını, yazının devamında bulabilirsiniz.

Yapısal Eşitlik Modelleme- Yapısal Eşitlik Modeli (YEM), son yıllarda tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de giderek popülerleşen bir istatistiksel analiz yöntemidir. Araştırmacının zihnindeki, araştırma henüz yapılmadan önce varolan değişkenlerarası ilişkilere ait bir modelin, araştırmadan elde edilen veriler aracılığı ile sınanmasına dayanmaktadır. Varyans analizi, manova, faktör analizi, regresyon gibi daha alışıldık istatistiksel yöntemlerden en büyük farkı çok sayıda değişken arasındaki ilişkiyi modeller şeklinde inceleyebilmesidir.

 

Buna göre araştırmacı ilgilendiği değişkenlerin gerçek dünyada birbirleriyle olan ilişkilerini ve bu ilişkilerin yönlerini tanımlayan bir fikre sahiptir. Bu fikir temelde bir modeldir. Araştırmacı ilgilendiği değişkenlere ait ölçekleri kullanarak verilerini toplar ve bu verilerin analizini kafasındaki ilişkiler doğrultusunda yapar. Yapısal eşitlik modelleri, bu analizin yapılabilmesine olanak tanıyan bir istatistiksel yöntemdir.

şu örnek yapısal eşitlik modellerinin anlaşılabilmesi için yardımcı olabilir:

Bir araştırmacı, anne bakım stratejisinin bireylerin bağlanma modellerini belirlediğini, bireylerin bağlanma modellerinin ve bilişsel şemalarının eşe yönelik tutumları belirlediğini, eşe yönelik tutumların ise evlilik doyumunu belirlediğini düşünmektedir. Dolayısı ile araştırmacının kafasındaki model şu şekildedir:

Yukarıdaki model oldukça genel bir modeli göstermektedir.

Alışılagelmiş yöntemlerle yapılacak olsaydı bu model için düşünülebilecek analiz alternatiflerinden birisi farklı anne bakım stratejileri almış grupların bağlanma modellerinin birbirinden farklı olup olmadığını bağlanma modeli değişkeni sürekli değişken cinsinden ölçüldü ise varyans analizi ile süreksiz değişken cinsinden ölçüldü ise kay kare (ki kare) analizi ile saptamak olabilirdi. Daha sonra farklı bağlanma modellerine ve farklı bilişsel şemalara sahip kişilerin eşe yönelik tutumlarının birbirinden farklı olup olmadığını belirlemek amacıyla iki faktörlü varyans analizi yapılabilirdi. Son olarak bir önceki adımda eğer bir farklılık bulundu ise eşe yönelik tutum puanları ile evlilik doyumu arasındaki ilişki korelasyo analizi ile belirlenebilirdi. Fakat bu şekliyle istatistiksel olarak çok ciddi hatalar yapılmış olurdu.

Birincisi istatistiksel test yapılarak elde edilmiş bir kararın %5 ya da ya da %1 hata payıyla verilmiş olması gerekirken yukarıda anlatılan her bir aşamada bu %5 ya da %1 hata payları giderek birikmekte ve en sonunda verilecek olan kararda en fazla %5 ya da %1 olması gereken 1. tip hata oranı analiz adımlarının sayısına bağlı olarak çok daha yüksek olacaktır. Çok daha önemlisi yukarıdaki adımlar takip edilirken bu modelin bütünlüğü, değişkenlerin birlikte ilişkileri tamamen gözardı edilmiş olacaktır.

Yine klasik yöntemlerle regresyon analizi kullanılarak karar verilmeye çalışılıyor olsaydı önce anne bakım stratejisi puanlarının bağlanma modellerini yordayıp yordamadığı sonra bağlanma modellerinin ve bilişsel şemaların eşe yönelik tutum değişkenini yordayıp yordamadığı ve en sonunda eşe yönelik tutum değişkeninin evlilik doyumunu yordayıp yordamadığı saptanacaktı. Fakat bütün bu analizler yine modelin bir bütün olarak değerlendirilmesine imkan vermeyecektir.

Dolayısı ile bu koşulda araştırmacıya gereken bütün değişkenlerin birlikte ilişkileri bağlamında ele alınmasıdır. ışte bunu sağlayan analizler yapısal eşitlik modelleri analizleridir.


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.